2024 yılında yeşil enerji ve döngüsel ekonomi üzerine yoğunlaşan bir yazı yazarken, teknolojinin kadın liderleri arasında yer alan biri olarak bu konularda toplumumuzu bilinçlendirme ve harekete geçirme sorumluluğunu hissediyorum.
Dünya, fosil yakıtların egemenliğinden yenilenebilir enerji kaynaklarına ve doğrusal ekonomi modelinden döngüsel ekonomi modeline geçiş yaptığı bir dönemde. Bu yazımda söz konusu olan geçişin hem çevresel sürdürülebilirliğe hem de ekonomik fırsatlara olan etkilerinden bahsedeceğim.
Yeşil Enerji: Geleceğin Gücü
Dünya Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, küresel enerji talebi 2022 yılında %2.3 oranında artmıştı. Bu talebin %81’i fosil yakıtlar tarafından karşılanırken, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %19'da kalmıştı. Ancak, bu dengesizlik hızla değişmekte. 2023 yılında yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP28), 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması ve yıllık enerji verimliliği iyileştirme oranının ikiye katlanması kararı alındı.
Yenilenebilir enerji kaynakları arasında güneş, rüzgar, biyokütle ve hidroelektrik öne çıkıyor. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi, son yıllarda maliyetlerinin düşmesiyle daha fazla tercih edilmeye başladı. 2022 yılında küresel çapta eklenen yeni elektrik kapasitesinin %70'inden fazlası güneş ve rüzgar enerjisi kaynaklı. Güneş enerjisi sistemlerinin maliyeti 2010 yılından bu yana ise %89 oranında düştü, bu da güneş enerjisini fosil yakıtlardan daha ekonomik hale getirdi.
Türkiye, 2023 yılı itibarıyla güneş enerjisi kapasitesini 10 GW’a, rüzgar enerjisi kapasitesini ise 11 GW’a çıkardı. Ancak, bu rakamların daha da artırılması gerekiyor. Türkiye'nin 2025 yılı hedefi, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimindeki payını %50’ye çıkarmak. Ayrıca, Türkiye 2030 yılına kadar 20 GW güneş enerjisi ve 25 GW rüzgar enerjisi kapasitesine ulaşmayı hedefliyor.
Peki biz ne yapmalıyız? Yeşil enerji alanında atılması gereken adımlar oldukça net. Türkiye'nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşabilmesi için yatırımların artırılması şart. Devlet teşvikleri ve özel sektör yatırımları bu alanda kritik öneme sahip. Yenilenebilir enerji teknolojilerinde Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılmalı ve inovasyon teşvik edilmeli. Bu, enerji verimliliğini artıracak ve maliyetleri düşürecektir. Toplumun yenilenebilir enerji konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerekiyor Bu, hem bireysel enerji tüketiminde tasarruf sağlayacak hem de yenilenebilir enerji projelerine destek olacaktır.
Döngüsel Ekonomi: Atıktan Kaynağa
Döngüsel ekonomi, kaynakların verimli kullanılmasını ve atıkların minimuma indirilmesini hedefleyen bir ekonomik model. Bu model, üretim ve tüketim süreçlerinde malzeme, enerji ve diğer kaynakların yeniden kullanımı, onarımı ve geri dönüşümünü teşvik ediyor. Böylece, doğal kaynakların tükenmesi engellenirken, atık miktarı da önemli ölçüde azaltılıyor. Döngüsel ekonominin dünya ekonomisine katkısının 2030 yılına kadar 4.5 trilyon dolar olması bekleniyor.
Avrupa Komisyonu’nun 2020 yılında başlattığı Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, 2030 yılına kadar Avrupa Birliği’nde tüm plastik ambalajların geri dönüştürülebilir olmasını hedefliyor. Aynı zamanda, bu plan kapsamında enerji ve su kullanımında %30 oranında verimlilik artışı sağlanması amaçlanmakta. Avrupa'da her yıl yaklaşık 25 milyon ton plastik atık üretilmekte olup, bu atıkların sadece %30'u geri dönüştürülüyor.
Türkiye'de döngüsel ekonomi uygulamaları henüz başlangıç aşamasında olmasına rağmen, atık yönetimi ve geri dönüşüm konularında önemli adımlar atılmakta. 2022 yılında Türkiye’de üretilen 32 milyon ton atığın %10’u geri dönüştürüldü. Ancak, bu oranı %30’a çıkarmak, ülkemizin 2030 yılı hedefleri arasında yer alıyor. Plastik atıkların yanı sıra, Türkiye'de her yıl yaklaşık 500 bin ton elektronik atık üretilmekte ve bu atıkların %15'i geri dönüştürülmekte.
Türkiye'nin geri dönüşüm oranlarını artırabilmesi için atık toplama ve geri dönüşüm altyapısının geliştirilmesi gerekiyor. Modern tesisler kurulmalı ve geri dönüşüm sürecinin etkinliği artırılmalıdır. Üreticiler, ürünlerinin yaşam döngüsünü göz önünde bulundurarak, geri dönüşümü kolay ürünler tasarlamalıdır. Bu, atık miktarını azaltacak ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Tüketiciler, döngüsel ekonomi ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirilmelidir. Bu, tüketici davranışlarını değiştirecek ve geri dönüşüm oranlarını artıracaktır.
Yeşil Enerji ve Döngüsel Ekonomi: El Ele
Yeşil enerji ve döngüsel ekonomi, sürdürülebilir bir gelecek için birbirini tamamlayan iki yaklaşım. Yeşil enerji, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltırken, döngüsel ekonomi, kaynakların verimli kullanılmasını ve atık miktarının azaltılmasını sağlıyor. Bu iki yaklaşımın entegrasyonu, çevresel sürdürülebilirliği artırırken, ekonomik büyümeyi de destekleyecek.
Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik, döngüsel ekonomi süreçlerinde kullanılan makinelerin ve ekipmanların çalıştırılmasında kullanılabilir. Aynı şekilde, döngüsel ekonomi uygulamaları, yeşil enerji sistemlerinin daha verimli ve sürdürülebilir olmasını sağlayacak malzemelerin geri dönüştürülmesine katkıda bulunur. 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre, döngüsel ekonomi uygulamalarının enerji tüketimini %20 oranında azaltabileceği öngörülüyor.
Yeşil enerji ve döngüsel ekonomi uygulamalarının yaygınlaştırılması için hükümetlerin politika ve yasa düzenlemeleri yapması gerekmekte. Bu düzenlemeler, yatırımları teşvik edecek ve çevresel standartları yükseltecektir. Yeşil enerji ve döngüsel ekonomi alanlarında faaliyet gösteren sektörler arasında işbirlikleri teşvik edilmeli.
Bu, teknolojik bilgi paylaşımını artıracak ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Toplumun tüm kesimlerinin yeşil enerji ve döngüsel ekonomi konularında eğitilmesi ve bu süreçlere aktif olarak katılması sağlanmalı.
Bu, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olacak. Dünya ve Türkiye, yeşil enerji ve döngüsel ekonomi alanında atılacak adımlarla hem kendi enerji güvenliğini sağlayabilir hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilir.