Amerika’da Bell Laboratuvarlarında geliştirilen, güneş ışığını elektriksel güce dönüştüren, güneş pilleri teknolosinin tanıtılmasının üzerinden 70 yıl geçti.
Bu dönüşümle beraber, lokasyon olarak erişimin zor olduğu noktalarda güneş pillerinin kullanımıyla, hayatın kolaylaştıracağı umuluyordu. Cihazların ışıkla çalıştırılmasının, bilimin geleceğini ne yönde değiştirebileceği konusunda teoriler ileri sürülürken, çok değil 70 yıl önce, güneş enerjisinin santrallerinin ilk temeli, güneş ışığının oyuncak bir dönme dolabın dönüp durduğu bir basın etkinliğinde atıldı.
Bugün güneş enerjisi oyuncak aşamasını çoktan geçti. Paneller şu anda Galler'in yarısı kadar bir alanı kaplıyor ve bu yıl dünya elektriğinin yaklaşık %6'sını sağlayacak kapasiteye erişti; bu da Amerika'nın 50’li yıllarda tükettiği elektrik enerjisinin neredeyse üç katı kadar. Güneş enerjisinin sonsuz kaynak kapasitesi ve hızlı teknolojik yükselişiyle, performansındaki ivme, tartışmasız enerjinin başrol oyuncusu konumunda bulunmasını sağlıyor. Kurulu güneş enerjisi kapasitesi; yaklaşık olarak her üç yılda bir ikiye katlanıyor ve böylece her on yılda minimum on,on iki kat artmış oluyor.
Bu tür sürdürülebilir büyüme, dünya genelinde olan önemli yatırım ve fayda değerinde ender görülen bir sonuç. Bu da insanlığın bunu başka bir değerle karşılaştırıp, değerlendirebilmesini zorlaştırıyor. On yıl önce mevcut büyüklüğünün onda biri kadar olan güneş enerjisinin, ne kadar hızlı büyüdüğünü bilen uzmanlar tarafından bile hala marjinal bulunuyor. Tahmin edilen bir sonraki on kat artış, uzun süren inşaat süreleriyle bilinen ,tüm nükleer reaktör filolarının, inşaa etmek için gereken süreden daha kısa bir sürede sekiz katına, on katına çıkarmaya eşdeğer olacak.
Güneş pilleri büyük olasılıkla 2030'ların ortalarına kadar gezegendeki en büyük elektrik gücü kaynağı , 2040'lara gelindiğinde sadece elektriğin değil, tüm enerjinin en büyük kaynağı olabilir. Global anlamda, vergiler ve diğer faktörlerle baskılanmadığı durumda , ürettikleri elektriğin toplam maliyeti, bugün mevcut olan en ucuz elektriğin yarısından daha az pahalı oluyor. Bu mevcut durum değerlendirildiğinde, iklim değişikliğini kendi başına durdurmayabilir ancak hızlı bir şekilde yavaşlatabilir.
Lokasyon olarak ışınımım en yüksek noktalarında bulunan ve 600 milyon insanın hala evlerini aydınlatamadığı Afrika da dahil olmak üzere, dünyanın büyük bir kısmı kendi enerji potansiyelini kullanmaya odaklanacak gibi görünüyor. Bu durum insanlık için yeni ve dönüştürücü bir anahtar rolünde.
Çevreciler ile Ekonomistlerin dünya için aynı payda da buluştuğunu görüyor olmak, dünyamız için, insanlık için çok sevindirici. Zaten doğal kaynak olan güneşin çevrecileri mutlu ederken, ekonomistler açısından da bakıldığında; üretilen bir malın kümülatif üretimi arttıkça maliyetler düşer, maliyetler düştükçe talep artar, talep arttıkça da üretim artar ve maliyetler daha da düşer.
Tabi bu sonsuza kadar devam edemez; üretim, talep veya her ikisi de her zaman kısıtlanır. Daha önceki enerji geçişlerinde (odundan kömüre, kömürden petrole veya petrolden gaza) dönüşümle verimlilik arttı, ancak sonunda bu daha fazla yakıt bulma maliyetiyle dengelendi. Bu dönüşüm periyodundan farklı olarak, Güneş enerjisi böyle kısıtlamalarla karşı karşıya değil. Güneş pilleri üretmek ve bunları güneş enerjisi santrallerine yerleştirmek için gereken kaynaklar, silikon açısından zengin kum, güneşli yerler ve insan performansıdır ki bunların üçüne de erişim kolaydır.
Hücre yapımı içinde enerji gerektirir, ancak güneş enerjisi ile hücre üretimi içinde mümkündür. Kapasitenin büyüklüğü, elektriğin daha ucuz hale gelmesine, talebin büyümesine ve insanlığın bundan fayda sağlamasını mümkün kılıyor. Sonuç olarak, daha önceki enerji kaynaklarının aksine, güneş enerjisi giderek daha ucuz hale geldi ve öyle olmaya da devam edecek gibi görünüyor.
Hayatın gündüz saatleri dışında devam ettiği göz önüne alındığında, Güneş enerjisinin önündeki tek kısıt olan gündüz üretiminin, güneş enerjisinin depolamayla tamamlanması ve diğer teknolojilerle desteklenmesi olarak görünüyor. Ağır sanayi, havacılık ve taşımacılığın elektrikte tek kaynak kullanımının öninde engel olarak görünse de , elektrolizle üretilen piller, depolama teknolojisi gelişip, giderek ucuzladıkça bu sorunlar çözülebilir diye planlanıyor.
Bir diğer endişe ise dünyadaki güneş panellerinin büyük çoğunluğunun ve bunların yapıldığı saflaştırılmış silikonun neredeyse tamamının Çin'den geliyor olması. Güneş enerjisi sektörü son derece rekabetçi bir alan ve yoğun bir şekilde sübvansiyona tabi tutuluyor. Böylece arz talep dengesi bozuluyor ve mevcut talep geride kalıyor. Çin'in kendi sınırları içinde kurduğu güneş enerjisi kapasitesi ve büyümesindeki ivme, göz önüne alındığında bu oldukça büyük bir başarı. Çinli şirketlerin önünde çeşitli birçok engel olsa da, Çin kapasitesindeki büyümeyi önümüzdeki yıllarda sürdürecek gibi görünüyor.
Uzun vadede, dünyanın istikrarsız bölgelerinden gelen petrol ve gaz olmadan daha fazla enerjinin üretildiği bir dünya daha güvenilir olacaktır. Yine de, OPEC'in petrol fiyatlarında oynamalar yapması gibi Çin’in güneş ışığı fiyatında, teknolojide, ışınımda değişiklik yapamayacak olsa da, hayati bir endüstrinin tek bir ülkede bulunması endişe verici.
Amerika şiddetle büyüyen, enerjide dünya lideri pozisyonunda olan Çin'in güneş enerjisi ekipmanlarına gümrük vergisi koydu. Bunu diğer birçok ülkede izledi. Güneş panellerine olan talebin ve dönüşümün büyük kısmı gelecekte olacağından, dünyanın geri kalanınında pazara girebileceği çok fazla alan olacak. Amerika’daki seçimler ve başkanın politikası burda büyük önem taşiyor. Amerika'nın güneş enerjisini benimsemesi, eğer seçilirse Trump'ın fosil yakıt yanlısı başkanlığı nedeniyle engellenebilir, ancak bu yalnızca geçici bir durum oluşturabilir. Amerika'nın evlere panel kurmayı ve şebekeye katılmayı kolaylaştırarak bastırılmış talebi serbest bırakması da aynı şekilde artabilir; ülkede bağlanmayı bekleyen bir terawatt'lık yeni güneş enerjisi kapasitesi var. Tıpkı Avrupa Birliği'nde kömürden gaza geçişte olduğu gibi karbon fiyatları da etkili olacaktır.
Amaç, güneş enerjisi üretiminin verimli döngüsünün mümkün olduğu kadar hızlı hayata geçirilmesi olmalıdır. Verimli, daha ucuz enerji artmasıyla dünyada enerji dönüşümü başlar. Buda bugün insanların kullandığı her şeyin, daha ucuza mal olduğu bir noktaya evrilmesini sağlar. Enerjiye kolay ve hızlı erişim ile birçok sorun çözülmüş oluyor. İnsanlar evlerini aydınlatmaya, elektrikli araba kullanmaya ve ihtiyaçlarına daha düşük maliyetle ulaşabileceği bir hayata geçiş yapmaları mümkün olacaktır. Ucuz enerji suyu arıtabilir, tuzdan arındırabilir. Milyarlarca insan için, önümüzdeki on yıllar boyunca daha da sıcak olacak yaz aylarında enerji ihtiyaçlarının karşılanması süreci daha katlanılabilir hale getirebilir.
En heyecan verici kısım ise ucuz enerjinin vermiş olduğu radikal bollukla, insanoğlunun enerji dönüşümünü, dijital dönüşümle birleştirerek, hayal gücünü özgürleştirecek, zihnin minik dönme dolapları yeni olanaklarla, inanılmaz değişimle dönüşecek olmasıdır. Unutulmamalıdır ki, yükselen Güneş, onlarca yıl içinde kimsenin elektriğin bereketinden mahrum kalmayacağı ve enerjiye erişimin dokunduğu herkesi canlandırdığı bir dünyanın üzerinde parlayacak olmasıdır.