Kısa Dönem Konaklama Kiralık Konut Stoğunu Tehdit Ediyor.
Küçük bir seyahate çıkıyorsunuz ve son on yıldır otel ve pansiyonlar dışında bir ev konforu tercih etmek istediğinizde imdadınıza kısa süreli kiralanabilen konutlar yetişiyorlar. Hatırlıyorum Üniversite döneminde çıktığımız tatilde nerede kalacağımızı hesaplamadan yolculuğa çıkardık.
Aracımızla bir kasabaya veya tatil beldesine geldiğimizde çevrede birilerinden tavsiye almadıysak esnafa sorardık. Onlardan yakındaki bir otel, motel veya pansiyon ismi alır, gider görüşür, odasını görür anlaşır tatilimize başlardık. Bu özgür hali, hala özlediğimi itiraf etmeliyim. Bugün birçoğumuz akışa bırakacak bir hayatı ne yazık ki yaşamıyoruz. Hatta son dakika yapacağımız her plan bize çok daha pahalıya mal olabiliyor. Hepimiz gelecek senenin planını bir yıl öncesinden yapmaya başladık bile… Birçoğumuz bir hafta kaldığınız o tatili taksitlerle en az altı ay daha ödemeye devam edecek.
Kredi kartı kullanım oranlarının yüksekliği bize her şeyi açık açık ifade ediyor zaten. Internet siteleri, televizyon reklamları ve her şey dikkat ediyorsanız sihirli bir kelime içeriyor “Uygun ödeme seçenekleri” Güzelim ülkemin harika insanları hesap etmeden bir tatil yapmayı bile hak edemiyor yazık ki. Bu duruma ne kadar üzülsek az. Halbuki dinlenmek ve güzel bir anı biriktirmek her insanın hayali değil, doğal bir insani hakkı olmalıydı.
Hal böyle olunca herkes ekonomik çözümlerin peşine düşüp alternatifler aramaya çok daha fazla yönelir oldu. Air Bnb, Couchsurfing gibi farklı akımlar geleneksel konaklama tercihlerinin tahtını hızla yerle bir ettiler diyebiliriz.
Özellikle yurtdışında başlayan ve sonrasında tüm dünyayı saran bu yeni konaklama modelleri beraberinde güzel ve olumlu yanlar barındırsa da başka problemlerin baş sebebi konumundalar. Bugün hepimizin temel sorunlarından biri olan konut krizinin kaynağı birazda buradan geliyor. Eskilerin nasihatini muhtemelen hepimiz gayet net anımsıyoruz. “Evladım başını sokacak bir yuvan olsun”. İş te o nasihat bugün ne kadar değerli hepimiz farkındayız.
Bugün bir ev sahibi değilseniz muhtemelen başınızı sokacak, iyi nitelikte bir ev bulmak hayli büyük bir problem. Hatta bu iyi ev neredeyse maaşınızdan bile yüksek değerlerde… Tek başınıza bu evin kirasını karşılamanız da neredeyse imkânsız. Babalarımızın kırk yıl önce tek başına çalışarak iki üç çocuklu ailesini geçindirmesi kolayken, bugün tek kişi çalışarak bunu yapmanız mümkün değil. Hatta kalabalık ve komün yaşam geri geliyor demeye az kaldı.
Gelin birlikte filmi bugünden biraz geri saralım ve sizi yaklaşık 3 sene geriye götüreyim. Her şeyin sebeplerini farklı bir şekilde sıraladığımda muhtemelen taşlar yerine tam oturacak. Pandemi ile beraber sadece hepimizin sağlığa dair düşünceleri pekişmedi. Hayatımızın değerini ve ne kadar ömrün kısa olduğunu da anladık. O dönemde okuduğum şu öngörü bana çok haklı gelmişti. Pandemi sonrası, bir haz çağının başlayacağını, kişilerin pandemiden çıktıktan sonra hayata dair erteledikleri şeyleri yaşama arzularının artacağı aktarılıyordu.
Kapalı kaldığımız günlerin acısını çıkarmak, görmediğimiz yerleri görmek, birlikte zaman geçirmeyi sevdiğimiz kişilere daha sıkı sarılmak, onlarla planlar yapıp seyahatlere çıkmak ve dünyayı görme isteğimiz her şeyi başka bir safhaya taşıdı bile. İnsanlar ve topluluklardaki bu beklentiler, arz talep dengesi dahil bugün birçok dengenin değişmesine sebep oldu. Tüketim sayıları bu sebeple inanılmaz rakamlara ulaştı. Bireysel araç sahiplenme isteği haliyle çip kriziyle de birleşince araç fiyatları inanılmaz noktalara kadar yükseldi. Ülkemizdeki vergilerden bahsetmeden bu yorumu yapıyorum tabi ki. Bizde durum elbette farklı.
Barınmaya dair talepler de çeşitlendi. Uzaktan çalışma modelleri bunu yapabilecek çalışanları büyük şehirlerden sahil kasabalarına dair bir göçe yönlendirdi. Eskiden yazdan yaza konaklanan o sahil kasabaları nüfus rakamlarının da değişmesine sebep oldu. Tabii bir de bizde yanlış ekonomi politikaları sebebiyle halk hızlı bir şekilde fakirleşmeye başlayınca, herkes gelirini korumak ve daha da arttırabilmek adına farklı arayışlara yöneldi. Bugün herkes alternatif bir iş kapısı arayarak yeni gelirler elde etmeye çabalıyor.
Ana başlığımız konut krizi olunca ev sahipleri de kira gelirlerini nasıl arttırabilirim düşüncesiyle kısa süreli konaklama alanına yöneldiler. Bunu ne kadar ölçebilirsiniz bilmiyorum. Günlük kiralık mülkler ve konutların oluşturduğu ekonomi tahmin ettiğinizden çok daha yüksek değerlere ulaşmış durumda. Pazar her geçen yıl %10 un üzerinde büyümeye devam ediyor.
Bugün kiralık ev bulma problemlerinin başlıca sebeplerinden biri de, bu pazarın çok hızlı büyümesi… Her geçen gün çevrenizde sadece ekonomik problemleri değil bunların başında en yüksek ivmeyi gösteren barınmaya dair artışları konuşuyorsunuz. Bir eviniz var ise 15 bin lira kiraya vermek yerine, her ay birer hafta kiralayarak bu geliri iki katına çıkarabiliyorsanız ne yapardınız? Bu ekonomik krizde haliyle sizde 12 ay için kiraya vermeyi istemeyeceksiniz.
Bir de üstüne kiracı ev sahibi problemlerini düşününce, ev sahipleri çok daha fazla bu alana yöneliyorlar. Eskiden öğrenciye ev verilmezken artık onlar daha popüler oldular. Ülke için ise, bu sebeplerle büyük bir konut krizi problemi ile baş başa kalıyoruz.
Hatta bu yaz Antalya’da konut sahibi olan Rus’ların bu konutları sadece kendi vatandaşlarına kiraladılar. Kısa süreli kiralamalar sebebiyle Otellerin ciddi anlamda turist ve gelir kaybına uğradıklarını biliyoruz. Bunun dışında bu işi bir meslek haline getiren emlakçılar ve şirketlerin de bu alana yönelmesiyle kiralık konut stoğunda büyük bir problem yaşanıyor. Bu konuda yeni bir yasanın hazırlandığını biliyoruz ama nasıl bir yasal yaptırım gelecek muhtemelen yıl bitmeden öğreneceğiz.
Merak etmeyin bu problem sadece bizde yok. Dünyada tüm kalabalık büyük başkentlerin temel problemlerinden biri de günlük kiralanan daireler. Hatta bazı şehirler bu konaklama modeline tamamen karşı çıkıyor ve katı kurallar getirdiler bile. New York’ da alınan kurala göre 30 günden az konaklama yapılmasına izin verilmiyor.
Veya ev kiralanacaksa; ev sahibi bir odasını kiraya verebilir ve o da orada olmalıdır şeklinde katı kurallar var. Bu yasalar en çok, küçük ve bu işi ufak getiri sağlamak isteyen ev sahiplerine zarar veriyorlar. Bu sebeple ortaya çıkan en büyük şikâyet de buradan. Emekli olup yazlığında birkaç ay da olsa kısa dönemli ziyaretçiye hizmet veren ve kışı da bu gelen gelirle geçirmeye çalışanları biraz daha fazla vuracağı kesin.
Nasıl bir orta yol bulunur bilmiyorum ama kayıt dışı durumdan biraz daha denetimli hale gelinmesi de kesinlikle gerekli. Bu yasalar kiralık konut sayısına nasıl etki edecek bilinmez ama ortada büyük bir çözüm bekleyen problemimiz olduğu bir gerçek.