Haziran ayının son haftalarında; havalimanları, havayolu şirketleri, haber kanalları, sağlık merkezleri ve bankalar gibi birçok kurum siber kaos yönetmekle meşgul oldular.
Crowdstrike şirketinin Windows işletim sistemi üzerinde oluşturduğu tahribat dünya üzerinde 8.5 milyon bilgisayarı etkisi altına aldı. Büyük sistemler üzerinde yapılan kritik değişiklikler elbette büyük yıkımlara sebep olabiliyor. Bu bana eski deneyimlerinden birini anımsattı; Kurumsal iş hayatıma Garanti Teknoloji şirketinde başlamıştım ve o yıllarda yaşadıklarımın bugün yaşanan kaosla çok benzer yanları var.
İş hayatına atıldığım yıllar, 2000'li yıllara denk geliyordu ve o dönemde ise yazılımda kullanılan kodlar sebebiyle tarih sıfırlanma problemi yaşanması gündemdeydi. 1999 yılının bitiminde, yılbaşı gecesi saat 00:00'da sistemlerin başında, olası senaryolara göre hazırlık yaparak ekip olarak bekliyorduk. O gün bugün olduğu kadar büyük sorunlarla karşılaşılmamıştı, fakat hizmetlerde yaşanan aksaklıkların nasıl kabusa dönüşebileceğini genç bir sistem uzmanı olarak o günlerde derinden tecrübe ettiğimi paylaşmalıyım. Hatta ilk terfiimi de böyle bir kaos anında doğru raporlama yaptığım için aldığımı hatırlıyorum.
İnsanoğlunun gelişim skalasına bu tür olaylar gerçekleştiğinde bakmak beni daima gülümsetiyor. Mağara devri ile bugüne baktığımızda her şeyi bu kadar geliştirmek güzel ama bağımlısı olunca kaos anlarında ilk devreye giren duygu kaygı ve panik oluyor. Elimizden alışık olduğumuz gittiği anda ne yapacağımızı bilemez bir halde buluyoruz kendimizi. Teknoloji geliştirmek elbette hayatımıza çok önemli değerler ve yetkinlikler getiriyor ama gelinen seviyenin bir altını artık kimse hazmedemiyor ve ne yapacağımızı bilemez halde buluyoruz kendimizi.
Bugün, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanabilme becerisi ve benzersiz deneyimlere sahip olma, iş dünyasında başarılı olmanın anahtarı olarak kabul ediliyor. Kurumsal bir şirketin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen iş zirvesinde bu konu tartışılırken, birçok profesyonel kendi deneyimlerini paylaşarak katılımcılara bilgiler aktardılar. Etkinliğin ana konuşmacılarından biri, uzun yıllar Eczacıbaşı şirketinde İş Analistliği ve Dijital Proje Liderliği yapmış olan Hülya Tayfur'du. Hülya hanım kurumsal çalışmalarını bizlerle paylaşırken. Olası krizlere sebep olan olaylar konusunda ise; dijitalleşme süreçleri büyük yapılara dönüşürken, stres testlerinin ve olası senaryoların önceden çalışılmış olmasının öneminden bahsetti. Bazı yatırımların ilk anda yüksek maliyetlerinden kaçınmanın ise sıklıkla daha yüksek maliyetli sonuçlar ortaya çıkarmasına dikkat edilmesini de ayrıca öneriyor.
Hülya Tayfur, özellikle Eczacıbaşı bünyesinde FMCG sektöründe çok uzun yıllar birçok dijital proje yönetmiş başarılı üst düzey kadın yöneticilerden birisi olarak çalışmalarına devam ediyor. Etkinlikte bizlere özellikle şu başlıklara dikkat edilmesi gerektiğini paylaştı. İş deneyiminde sistemlerle, ekip üyeleriyle, iş ortakları ve tedarikçilerle iş birliğini sorunsuz yönetmenin belirli bir disiplin ve inovasyonlara açık olmaya odaklı bir prensipte olunmasının önemine değindi. "Çözüm odaklılık, sürdürülebilirlik, dayanıklılık ve esneklik başarıya ulaşmanın temel noktalarıdır" diyen Tayfur, bu değerleri benimseyerek yönettikleri projelerde fark yarattıklarını ifade etti. Bugün yaşanan siber kaosun çözümünde alternatif dijital sistemlerin öngörülmesi gerektiğini vurguladı.
Hülya Hanım bu konuda; siber kaosun çözümünde zararın henüz tam olarak ölçülemediğini, ancak milyonlarca dolarlık iş kaybı, müşterilerin ve çalışanların üzerine binen yüksek yoğunluklu stres ve ciddi bir güven kaybı yaşandığı kesin. "Bu durumu Microsoft telafi edebilecek mi henüz bir şey söylemek zor, ama ciddi bir güven kaybı yaşayacaklarına kesin gözüyle bakıyor" Microsoft ürünlerini tercih eden şirketlerin bu durumu gözden geçireceğine emin olduğunu belirtti. Zaten süreci izlediğimizde Microsoft hisselerinde yaklaşık %1 lik bir kaybın hemen oluştuğunu gördük.
Günümüzde dijitalleşme, özellikle kadın girişimciler için büyük fırsatlar sunuyor. FMCG sektöründe dağıtımın birçok şirket bayileri aracılığıyla yapılması, dijital altyapıların önemini daha da artırıyor. Hülya Tayfur Eczacıbaşı tüm bayi altyapılarını tek çatı altında toplayarak ürün grubu bazlı analizler yapan bir bilişim sistem kurduklarından bahsetti. Bu sayede şirket içindeki verimlilik ve performans büyük ölçüde arttırmışlar.
Yurtdışında özellikle Avrupa'da son yıllarda, dijitalleşme ve teknolojide kadın gücüne verilen önem giderek artıyor. Bu sistemlerin etkin ve işlevsel kalmasını sağlamak, sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Her ne kadar dijital olmadan yaşamayı hayal etmek zor olsa da, bir sorun yaşandığında üstesinden nasıl gelebileceğimizi öngörmek, bugünkü kaos sayesinde daha değerli hale geliyor.
Kadın istihdamının artırılması ve teknoloji sektöründeki kadın liderlerin sayısının çoğalması, iş dünyasında önemli bir dönüşüm yaratıyor. Özellikle Avrupa Birliği ve İngiltere birçok özel fonu aracılığıyla da bu değişimi destekliyor. Hülya Tayfur’da ülkemizde yer alan bu rol modellerden biri ve eminim daha fazlasına da ihtiyacımız var. Kadınların yönetim kademelerinde daha fazla yer alması, şirketlerin daha esnek, yenilikçi ve sürdürülebilir olmalarına da her zaman katkı sağlıyor. Gelecekte, dijitalleşmenin hızlanmasıyla birlikte, kadınların teknoloji odaklı sektörlerdeki rolleri eminim daha da önemli hale gelecek. Özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında kadınların teşvik edilmesi ve desteklenmesi, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma açısından kritik bir öneme sahip olduğunu söylemeliyim.
Bu bağlamda, kadınların teknoloji alanında girişimci olarak öne çıkmaları, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümü de beraberinde getiriyor.