Ünlü sunucu Oprah Winfrey’ın, Prens Harry ve eşi Meghan Markle ile gerçekleştirdiği röportaj dünya basınının gündemine oturdu.
Prens Harry, onun büyük aşkı, aşkı ve ailesi uğruna geride bıraktığı Kraliyet ailesi… Prens Harry tıpkı annesi Prenses Diana gibi bir aşk ve peri masalının kahramanı olarak hayatımızda yerini aldı.
Her şey (Prenses Diana ile Prens Charles’ın küçük oğlu) Prens Harry’in oyuncu Meghan Markle ile aşk yaşamasıyla başladı. Tüm gözlerin bu aşka çevrilmesinin nedeni ise Meghan Markle’ın annesinin siyahi olması ve Meghan’ın ise melez kanı taşımasıydı. Kraliyet ailesi bu aşkı onaylayacak mıydı? Bu aşkı Kraliçe 2. Elizabeth nasıl karşılayacaktı? Bu aşka ilgili başlayan sorular hiç bitmedi.
Bütün söylentilere rağmen Prens Harry ve büyük aşkı Meghan peri masalı gibi bir düğünle hayatlarını birleştirdiler.
Prens Harry ve Meghan Markle gözlerden uzak evliliklerini sürdürmek isteseler de evlilikleriyle ilgili fısıltılar hiç bitmedi. Kimi zaman Meghan’ın eltisi Kate Middleton ile tartıştığı kimi zaman ise Kraliçe 2. Elizabeth’in törende Meghan’a yer vermediği gibi haberler basına yansıdı.
Meghan’ın hamileliğinde ise bebeğin cinsiyeti, ten renginin ne olacağı gibi konularda büyük tartışmalar başlamıştı. İlk defa kraliyet ailesinden bir bebeğin siyahi olma ihtimali belirmişti. Prens Harry ve Meghan Markle çiftinin bebeği Archie dünyaya geldiğinde ise bebeğin tahta çıkma ihtimalinin olmadığı yazılmaya başlandı.
Bütün bu yazılanlar, çizilenler, fısıltılar, dedikodular bu aşk masalının kahramanları olan Prens Harry ve Meghan Markle çiftini Kraliyet ailesiyle yol ayrımına getirdi. Prens Harry, aşkı uğruna Kraliyet ailesini ve Kraliyet ailesinin sağladığı imkanları geride bırakma kararı aldı.
Aslında hikaye Kraliyet ailesinde de yaşansa bizim için tanıdık bir hikayeydi. Zengin çocuk-fakir güzel kız aşkı, istenmeyen gelin hikayesiydi. Türk sinemasında bu hikayeyi büyük oyunculardan defalarca izlemiştik. Parayı ellerinin tersiyle iten ‘bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç ‘ vardı repliği aklımıza ve kalbimize kazınmıştı.
Şimdi ise tüm dünya Kraliyet ailesini ve kraliyet ailesinin maddi imkanlarını bir kenara bırakan Sussex Dükü Harry ve onun büyük aşkını konuşuyor.
Herkesin sorduğu soru ise ‘parasız saadet olur mu?’
Nobel ödüllü iktisatçı David Myers tarafından 1992 yılında yapılan ve insanların neden mutlu olduklarının incelendiği bir araştırmada refah düzeyi yüksek olan ulusların vatandaşlarının, düşük refaha sahip olan bir ulusun insanlarına göre daha mutlu olmalarına karşılık bu ilişki çok güçlü değildir. Mutluluğun derecesinde refah düzeyinden daha çok ulusun demokrasi karnesi öne çıkmaktadır. Ülkenin demokrasi geçmişi ne kadar uzunsa, bu ülkelerin vatandaşları daha mutludurlar.
Myers araştırmasında yer alan grafiği kullanarak, 1990’lara kadar gelirle mutluluğunun aynı yönde
değiştiğini (yani parayla saadet olduğunu), ancak toplum belirli bir gelir düzeyine ulaştıktan sonra (araştırmaya göre vergi sonrası kişi başına 7000 $) gelir yükseldikçe kendisini mutlu hissedenlerin
oranında önemli bir değişiklik olmadığını vurgulamaktadır. Özetle, belirli bir gelir düzeyine eriştikten sonra parayla saadet olmamaktadır.
Sussex Dükü Harry ve eşi Sussex Düşesi Meghan Markle’ın aşk hikayesi ‘parayla saadet olur mu’ sorusunu yeniden gündeme getirse de insan mutluluğunda sadece paranın değil ‘adalet, demokrasi, huzur gibi’ kavramların önemli olduğunu da ortaya koymaktadır.
Prens Harry ve eşi Meghan Markle aşkı günümüzün peri masalı olsa da ‘mutluluk ekonomi’sinin de belki de elçileridir.
Ponçik; Iktısadi gelişmelerin toplumsal olaylardan etkilendiği ve oluşturulan teorilerin de o dönemin ruhuna uygun olduğu bilinmektedir. Son yıllarda yükselen ekonomi teorileri ‘sosyal ekonomi’, ‘yeşil ekonomi’ ve ‘mutluluk ekonomisi’dir.
Mutluluk ekonomisi üzerinde çok düşünülen, tartışılan bir ekonomi yaklaşımı olduğu için biz bu yazı ile konuya giriş yapmış olalım. Harry& Meghan aşkı ile giriş yaptığımız ‘Mutluluk Ekonomisi’ yazı dizimiz için Acemi Finansçıyı okumaya devam edin….